Trabzonspor, 1997 yılında, Avrupa Kupalarının daha ilk turlarında İskoçya’nın Dundee United takımı ile eşleşti. Trabzonspor’u o sıralarda izleyen ve yorumlayan gazetecilerden birisi olarak, ben de oynanacak 2 maça gitmek için hazırlıklarımı yapmaya başladım. O dönem Sabah gazetesinde çalışıyordum. Aynı zamanda, spor gazetesi Fotomaç da Ankara Temsilcisiydim.
İlk maçı Trabzonspor kendi sahasında 1-0 kazandı. Rövanş maçı o güne kadar hiç görmediğim ve görmeyi de çok istediğim İskoçya’daydı.
Trabzonspor’un, ONUR AİR ile anlaştığı ve takımı özel uçakla götüreceğini öğrenince, aynı uçaktan biz gazeteciler de yerlerimizi ayırttık.
Trabzonspor İskoçya seyahati için, kulüp olarak Kıyı Tur adlı, yerel bir turizm firması ile anlaşmıştı. Biz de kafileye dahil olduğumuz için, gazeteci başına 2 günlük otel parası için 800 dolar, uçak için de 400 dolar civarında yüklü bir ödeme gazete tarafından benim adıma bu tur şirketine yapıldı diye hatırlıyorum.
ÖZEL UÇAKLA İSKOÇYA’YA UÇTUK
Özel uçak Trabzon’dan kalkacak, İstanbul’dan da bizleri alarak İskoçya’ya gidecekti.. İstanbul’da bindiğimiz uçakta, futbolcular, gazeteciler ve çok az da taraftar vardı. 3 saat sonra bir ortaçağ başkenti olan Edinburg’a indik.
Havaalanından da otobüslerle St. Andrews diye anılan bir kasabaya geldik. Maç bu kasabanın yakınındaki Dundee şehrinde oynanacaktı.
Kasabaya girerken, Trabzonspor takım otobüsü hemen önümüzdeydi. Bir gazeteciler, diğer otobüsle onları takip ediyorduk. St. Andrews’e yaklaşınca, Trabzonspor takım otobüsü sola doğru kıvrıldı ve yemyeşil orman içindeki bir yoldan, tepede görünen şato gibi otele doğru gitmeye başladı.
Biz ise eski binalardan oluşan ihtişamlı kasabanın içine geldik ve çok katlı yeni yapılmış bir binanın önünde durduk.
800 DOLARLIK OTEL ÖĞRENCİ YURDU ÇIKTI
Eşyalarımı alıp, odaya çıkmam ile aşağıya inmem bir oldu. Çünkü, ben hep tek kişilik oda tercih ederdim ama, bana verilen oda 4 metrekare civarındaydı ve içine sadece bir yatak ile uydurma bir dolap sığdırılmıştı. Diğer gazeteci arkadaşlarımın da odaları benzer şekildeydi.
Resepsiyon gibi olan yere giderek, bu binanın ne binası olduğunu sordum. Tahmin ettiğim gibi, burası, okullar tatilde olduğu için kullanılmayan bir üniversite yurduydu. Gecelik fiyatını dolar üzerinden sordum, görevli hesapladı ve 10 dolar dedi. Yani iki gece kalıp 20 dolar ödeyeceğimiz yer için, Trabzon’daki yerel turizm şirketi, bizden adam başına 800 dolar almıştı.. O parayı öderken şato gibi bir otelde kalacağımı hayal etmiştim hep.
Hemen tur şirketinin sahibini buldum. Niye bizi kazıkladığını sordum. “Kem, küm” ettikten sonra ağzındaki baklayı çıkarttı.. Meğerse, tur ihalesini almak için, Trabzonspor kulübüne çok düşük bir fiyat vermişti ve o açığı bizden aldıklarıyla kapatmayı planlamıştı. Daha açıkcası, Trabzonspor takımının tüm masraflarını neredeyse biz karşılamıştık. Onlar, o şato gibi otelde bizim paramızla kalırken, bize de ödediğimiz dünya kadar para karşılığında öğrenci yurdu düşmüştü.
O dönem Trabzonspor’un başında Teknik adam olarak Yılmaz Vural vardı ve iyi arkadaşımdı. Kırılmayacağını bildiğim için, onun adını kullanarak, Trabzon’un yerel tur şirketinin sahibi üzerine yürüdüm. Bir yandan da, “Eğer onların paralarını da biz verdiysek, ben bu gece Yılmaz Vural ile kalmak istiyorum. Şimdi git Yılmaz Vural’ın yanına ve bana onun odasına yer yatağı mı hazırlarsın, ne hazırlarasın bilmiyorum. Çünkü benim paramla orada kalıyor” diye bağırıyordum.
ST. ANDREWS’DE OTEL ARADIK
Hürriyet gazetesi Trabzon Temsilcisi Rahmetli Orhan Kaynar da çok sinirlenmişti bu duruma. Adama kendine has şivesi ile güzel bir küfür salladıktan sonra, “Şimdi çık dolaş, bizde adam gibi bir otel bul, oraya yerleştir” dedi.. Hepimiz valizlerimizle hala öğrenci yurdunun lobisindeydik.
Tur şirketinin sahibi, çaresizce başını salladı ve özür dileyerek, St. Andrews’de otel aramaya gitti. O arada biz de kasabanın sokaklarını arşınlıyor, gözümüze güzel bir otel kestirmeye çalışıyorduk. Trabzonsporlu futbolcular ise bizim yaşadıklarımızdan habersiz, kasabayı turluyorlardı.
Kasabada sadece tarihi yapıya sahip, butik oteller vardı. Bu otellerin de en fazla 7-8 odası bulunuyordu ve kişi başı gecelik fiyatları 1-2 bin dolar civarındaydı. Hayretle niye bu kadar pahalı olduğunu soruştururken, girdiğimiz otellerin duvarlarındaki golf tutkunlarının fotoğraflarına da bakmadan edemiyorduk.
Sonradan öğrendik ki, bu kasaba, dünyanın en büyük golf merkezlerinden birisiydi ve kasabadaki otellerin tamamı, özel uçakları ile buraya golf oynamaya gelen ünlü zenginlerin kaldıkları yerlerdi. Elbette o otellerde, bizim ödediğimiz fiyatlarla yer bulmak mümkün değildi.
Dişlerimizi bileyerek ve bu attığı kazığı unutmamasını söyleyerek, öğrenci yurdu gibi yerde kalmaya mecburen razı olduk. Rahmetli Orhan Kaynar, Trabzon’a döndükten sonra Hürriyet gazetesinde bu skandalı yaratan tur şirketinden, “Kıyı tur mu, Kıytırık tur mu?” başlıklı köşe yazısı ile eleştirel anlamda geniş şekilde bahsetti.
TARİHİ BİR ŞEHİR
Golf alanları ile St. Andrews ve ortaçağ başkenti olması nedeniyle Edinburg gördüğüm en yeşil yerlerdi. O yemyeşil kırların ve golf alanlarının içerisinde, bakmaya doyamayacağınız devasa masal şatoları yer alıyordu. Şatolar arasındaki mesafeler o kadar fazlaydı ki, cennet ormanında yaşadığınızı düşünebilirdiniz.
Edinburg aynı zamanda bir kıyı şehriydi ve göz alıcı bir limanı vardı.. Limanda, eski yelkenlilerin yanı sıra, lüks yatlar ve balıkça gemileri de bulunuyordu. Güneş batarken, bu manzarada bir çay içmek bile insanın ömrünü uzatabilirdi.
MAÇ GÜNÜ
Maç günü stada geldiğimizde, daha önceden sipariş ettiğimiz gazetelerimize özel telefonlar yerlerine takılmıştı. Yerime oturduğumda, sağımda Naci Yalınkılıç vardı. Solumda Trabzonspor’un efsane oyuncularından, Sabah gazetesi yorumcusu İskender Günen’i buldum. Onun yanında da Hürriyet gazetesinden, çok sevdiğim ağabeyim Devrim Sağıroğlu vardı. Devrim ağabeyin arkasında ise Orhan Kaynar oturuyordu. Telefon ise Devrim Sağıroğlu’nun önündeydi.
Maç saatini beklerken, Orhan Kaynar, Devrim Ağabey’e, “Devrim, İstanbul’u arayıp sorsana, yazı programı nasılmış?” dedi. Devrim Sağıroğlu ile Orhan Kaynar arasında, aynı gazetede olmalarına rağmen, tatlı bir çekişme vardı… Orhan Kaynar’ın, fırsattan istifade emir verir gibi sorması, Devrim Ağabey’in tansiyonunu hafiften yükseltti. Onu çok yakından tanıdığım için, bunu çok net hissedebiliyordum. Devrim Ağabey, birkaç kez İstanbul numarasını çevirdi. Ama sanırım henüz telefonlar bağlantıya açılmadığı için numarayı düşüremeyen ve İstanbul’a ulaşamayan Devrim abi klasik hareketini yapmaya, elindeki ahizeyi, kırarcasına telefona vurmaya başladı.
Telefon hatları açılıp, İstanbul ile konuştuğunda ise, rengi benzi atmıştı. İstanbul programına göre, Orhan Kaynar yorum yazacak, Devrim Sağıroğlu ise maç yazısı ve soyunma odası verecekti.
Hele Orhan Kaynar, bir kez daha Devrim ağabeye dönüp, “Devrim, sorsana benim kritiğin uzunluğu ne kadar olacak” deyince, o telefon hayatının en büyük eziyetini çekmeye başladı. Sağlam bir İngiliz malı olmazsa çoktan kırılırdı.
NOTLAR YAĞMURLUĞUN KOLUNDAN ÇIKTI
İskender ve ben olanları hayretle izliyorduk ki, maç başlamıştı. İlk yarı bittiğinde, Devrim ağabey İstanbul’u aradı ve ilk yarıyı yazdırmaya başlayacaktı ki, not tuttuğu sarı renkli kağıdı kaybettiğini söyledi.. Hırsla her yeri arıyordu ama notlarını yazdığı kağıt sanki kuş olup uçmuştu. O sırada, devre arasından yararlanarak çay almaya giden İskender Günen, parıldayan sarı yağmurluğu ile yerine oturdu. “Bu ne abi” diye yağmurluğunun kolunu devrim Ağabeye gösterdi. Devrim ağabey, o sinirle, ilk yarı notlarını İskender Günen’in sarı renkli yağmurluğunun kol kısmına yazmıştı…
Bu tabi anlatılınca hemen inanılacak bir olay değildi. Elbette o gün yaşananlar için şahitlerim var.. Birisi de yağmurluğunun koluna not tutulan sevgili İskender Günen.
Trabzonspor, İskoçya’daki bu maçı 1-1’lik sonuçla bitirdi ve ilk maçı da 1-0 kazandığı için bir üst tura yükseldi.
O gün orada olan Orhan Kaynar, Mehmet Tan, Naci Yalınkılıç ve Devrim Sağıroğlu maalesef bugün hayatta değiller.
BU YAZI ONLARIN ANISINA YAZILMIŞTIR,
MEKANLARI CENNET OLSUN.
NOT: 1-1 biten ve bu sonuçla tur atlanan maçta, Trabzonspor’un kadrosu şöyleydi:
Metin Aktaş, Okan, Abdullah, İskender, Ogün, Kazım, Misse-Misse (dk. 40 Orhan Çıkırıkçı), Ünal Karaman, Tolunay Kafkas, Hami Mandıralı (dk. 86 Osman Özköylü), Davor Vugrinec (dk. 68 Çetin Güner)
Teknik Direktör: Yılmaz Vural
Goller: dk. 56 Andy Mclaren, dk. 81 Hami Mandıralı