Çocukluk yıllarında ailesi ile birlikte gittiği Ürgüp’te seramik hamuru ile tanışan, çömlekçilerden aldığı hamuru evlerindeki şöminede pişirmeye çalışırken gürültü ile patlatan bugünün seramik sanatçısı Elif Aydoğdu Ağatekin, “Kuşlar derdine konar” adlı sergisini Nurol Sanat galerisinde açtı..
Ankara’lı bir sanatçı olan Ağatekin, seramikle yaşadığı bu tatsız tanışmadan sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümünü kazandı. Eskişehir’e yerleşen ve Yüksek Lisansını da aynı üniversitede seramik üzerine tamamlayan Ağatekin, bir süre de Türkiye’nin en bilinen seramik üretim firmalarının atölyelerinde görev aldı.
Sonrasında, seramiklerin seramik sanatında kullanılması ile ilgili çalışmalar yapmaya başlayan Elif Aydoğdu Ağatekin, anneannesinin Bulgaristan’dan göç ederken getirdiği eski seramik tabaklarını işleyerek “aşkın damakta kalan tadı” adıyla kalabalık aile sofralarını anımsadığı ilk sergisini açtı. Daha sonraki sergisi yine evdeki eski seramiklerden oluşturduğu, Bulgaristan göçünü de anlatan “veda” sergisi oldu. Öğretim görevlisi olarak her gün Eskişehir’den, görev yaptığı Bilecik’te üniversiteye gidip geldiği için üçüncü seramik sergisinin adını aradaki uzaklık olan 176 kilometre koydu.
Sanatçı, “kuşlar derdine konar” adını verdiği son sergisini ise bir kabulleniş sergisi olarak değerlendiriyor ve seramikte kullandığı anlatım dilini şöyle açıklıyor:
“Bu dili uzun yıllardır kendimi, dertlerimi anlatmak, anlattıkça unutmak, unuttukça iyileşmek için kullanıyorum. Seramiklerimi biçimlendirmede daha önce başka işlevleri olmuş; buluntu, yadigar, kırık, eski, satın alınmış ve çoğunlukla endüstrinin atıklarını kullanmayı tercih ediyorum. Yargısal olarak değiştirilemez olan bu parçaları yeniden biçimlendirebilme olasılığı, ileri dönüşüme yönelik yeni arayışları beraberinde getiriyor ve bana da yepyeni yollar açıyor. Benim için heyecan verici deneyimleri içeren bu yol, her gün yeni kelimelerin anlamını öğrendiğim ve bitmesini hiç istemediğim bir yolculuk oluyor.”