BAŞBAKAN SÜLEYMAN DEMİREL VE BEN
Tanışmam, ondan gelen bir telefonla oldu. Akajans'ta acemi bir gazeteci olarak işe başlamıştım ki, bir akşam üzeri beni direk telefonundan aradı.
7 kez hükümet kuran Süleyman Demirel ile ilk tanışmam, ondan gelen bir telefonla oldu. 1976 yılında ben henüz aynı zamanda üniversite öğrencisi tıfıl bir gazeteci olarak Tercüman Gazetesine bağlı olarak yeni kurulan Akdeniz Haber ajansı'nda işe stajyer gibi başlamışken, bir Pazar akşamı masamdaki telefon çaldı. Kibar bir sesle, tok sesli bir adam, "Evladım Fenerbahçe maçı kaç kaç bitti?" diye sordu. Sonucu söyledim. Teşekkür ederek kapattı.
O yıllarda çok sayıda haber ajansı vardı ve bunlardan en güçlülerinden birisi de Akdeniz Haber Ajansı'ydı. Çünkü, maç sonuçları, yurt muhabirleri tarafından önce ajanslara geçiliyordu.
Tok sesli adam, beni direk telefonumdan her hafta sonu arayarak bir kaç maçın sonucunu öğrenmeye devam etti. O yoğunlukta hiç kırmadan ve terslemeden bu adama istediği maçların sonuçlarını kibarca söyledim. Her arayışında sesini biraz daha dikkatli dinliyordum. Aynı Süleyman Demirel gibi ağdalı konuşuyordu. Ama onun olacağına hiç ihtimal vermiyordum. Bir başbakan her pazar günü beni niye arasın ki. Yanında bir sürü yardımcısı var. Birisine söylese on saniyede maç sonuçlarını öğrenebilir diye düşünüyordum.
Ama içim içimi de yiyordu. Acaba birisi Süleyman Demirel'in sesini taklit ederek beni işletiyor olabilir miydi? Çok tecrübeli bir gazeteci olan Tercüman Gazetesi'nin üst düzey yöneticisi Selçuk Sümer'e bir boş zamanında fısıldayarak sordum. "Abi, her Pazar gübü akşamüzeri birisi beni arıyor. Önce Fenerbahçe maçını, sonra da bir kaç başka maçı sorup, sonucunu öğrenince, teşekkür edip kapatıyor. Sesi Süleyman Demirel'e çok benziyor. Biri beni işletiyor mu, yoksa gerçekten Demirel mi arıyor?"
Selçuk Sümer gülerek cevap verdi. "Süleyman Demirel o arayan. Aman ters bir şey deme. Yoksa ters bir şey dedin mi?" "Hayır" dedim usulca, "demedim
hep kibar davrandım"
"Çok iyi yapmışsın " dedi Selçuk Sümer. Sonra devam etti: "Sana söylemeyi unuttuk. Süleyman bey hep maçların sonuçlarını bizden öğrenirdi. Ama, yurt haberler şimdi Akajans'a bağlanınca, maçların sonuçları önce sizin ofise geliyor. Süleyman bey öğrenmek için acele edince, ajansın telefonunu verdik. Onun için sizi arayıp, spor servisini bağlatıyor. Aramalarını genellikle kendisi yaptığı için, senin konuştuğun kişi Süleyman Demirel'in ta kendisi. Aman dikkatli ol. Saygısızlık yapma.."
Pazar gününü sabırsızlıkla bekledim. Telefonları artık daha hızlı açıyor, başbakanın sesini diğer arayanlardan ayırt etmeye çalışıyordum. Fenerbahçe maçı biter bitmez aradı ve sonucunu sordu. Söyledikten sonra cümlemin sonunu "Sayın Başbakanım" diye bağladım. Karşıdan kahkaha sesi geldi. "Sonunda öğrendin mi kim olduğumu?" dedi. "Evet efendim" dedim, hayatında ilk defa bir başbakanla konuşan 21 yaşındaki bir gazeteci olarak. Güldü, "bir gün beklerim çayımı, kahvemi içmeye yeni yetme gazeteci" dedi.
Gitmek istedim ama, o siyasi dalgalanma içinde ne zaman müsait olur bilemediğim, ne konuşacağımı da seçemediğim için gitmeye cesaret edemedim hemen.
ANKARAGÜCÜ İLE ZİYARET
Bir sene sonra 1978 yılında Ankaragücü kulübü yöneticileri Süleyman Demirel'i ziyarete gideceklerdi. Ben de ziyareti izlemek ve Başbakanla bu vesileyle tanışmak üzere başbakanlığa gittim.
Ankaragücü Başkanı Sabri Mermutlu ve eski başkanı Orhan Sorguç, Varan Turizmin sahibi Erol Pekuysal, Dörtel'in sahibi Erdal Tontu ve diğer Ankaragücü yöneticileri ziyaretlerini tamamladıktan sonra, kendimi Süleyman Demirel'e tanıttım. Kabulun resmiyeti içinde elimi sıktı ve "hadi siz de katılın bugünün anısı olacak fotoğrafa" dedi.
O günkü kabulü izleyen gazeteciler olarak THA'dan Erol Yaşar, Akajans'tan ben, Tercüman Gazetesinden Doğan Ersavaş, Barış gazetesinden Hayri Özel bu fotoğrafta yer aldık. Hayatlarını kaybeden Süleyman Demirel, Orhan Sorguç, Erdal Tontu, gazeteci büyüklerim Erol Yaşar Türkalp ve Hayri Özel'i rahmetle anıyorum.
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |